Hegemonya Nedir Kısaca Tanımı? Gücün Zihinsel Anatomisine Psikolojik Bir Bakış Bir Psikoloğun Merakından: İnsan Davranışında Görünmeyen Güç Bir psikolog olarak hep aynı soruya dönüyorum: İnsan neden itaat eder, neden inanır, neden sorgulamaz? Toplumun dinamiklerinde görünmeyen ama her yerde hissedilen bir güç vardır — hegemonya. Bizi yöneten, düşündürmeden düşündüren, davranışlarımızı “normal” kılan bir görünmez el gibi işler. Peki hegemonya sadece politik bir kavram mıdır, yoksa zihinlerimizin derinliklerinde de hüküm süren bir psikolojik düzen midir? Bu yazıda, hegemonya kavramını bilişsel, duygusal ve sosyal psikolojinin merceğinden analiz edeceğiz. Hegemonya Nedir? Kısaca Tanımı Hegemonya, bir grubun, ideolojinin veya değer sisteminin diğerleri üzerindeki kültürel ve…
8 YorumEtiket: bir
Kâmet Getirilirken Sünnet Kılınır mı? Farklı Yaklaşımların Işığında Bir Tartışma Bazı sorular vardır ki, sadece fıkıh kitaplarının değil, kalplerin de kapısını aralar. “Kâmet getirilirken sünnet kılınır mı?” sorusu da bunlardan biri. Yüzeyde küçük bir ibadet detayı gibi görünür ama derinlemesine bakıldığında, bireysel hassasiyetlerin, toplumsal alışkanlıkların ve manevi denge anlayışlarının bir yansımasıdır. Ben de bu yazıda, farklı bakış açılarını seven biri olarak, hem erkeklerin objektif yaklaşımını hem kadınların duygusal yorumlarını bir araya getirmek istedim. Çünkü bazen aynı soruya farklı pencerelerden bakmak, hakikate biraz daha yaklaşmaktır. Kâmet ve Sünnetin Kesiştiği Nokta Önce temel soruyu netleştirelim: Kâmet, farz namazın hemen öncesinde, namazın başlamak…
8 YorumPerde Açılıyor: Tiyatro ve Siyaset Arasındaki Görünmez Oyun Bir siyaset bilimci için tiyatro, yalnızca bir sahne sanatı değildir; o, iktidarın temsil edildiği, vatandaşlığın sınandığı ve ideolojinin yeniden üretildiği bir alandır. Güç ilişkileri, roller, sahne düzeni — hepsi politik birer metafordur. Tıpkı toplum gibi, tiyatro da görünmez bir düzenin içinde işler: biri yönetir, biri konuşur, biri alkışlar, biri susar. Tiyatro oyun türleri yalnızca estetik bir ayrım değil, aynı zamanda bir politik temsil biçimidir. Trajedi, komedi, dram ya da epik tiyatro… Her biri, iktidarın, kurumların ve bireyin konumunu yeniden tanımlar. Bu yazıda tiyatro türlerini bir sanat sınıflandırması olarak değil, bir toplumsal sözleşme…
4 YorumGözü Keskin Olmak Ne Demek? Tarihsel Bir Analiz Bir tarihçi olarak geçmişin izlerini sürerken fark edilir ki, bazı insanlar ve bazı dönemler “görmeyi” herkesten önce başarmıştır. “Gözü keskin olmak” ifadesi, işte bu görme becerisinin tarih boyunca ne kadar belirleyici olduğunu anlatan derin bir deyimdir. Bu deyim, yalnızca keskin bir bakışa değil, sezgiyle bilgiyi birleştiren bir bilince işaret eder. Peki, tarih boyunca “gözü keskin” olmak ne anlama gelmiş, kimleri öne çıkarmış ve toplumsal dönüşümlerde nasıl bir rol oynamıştır? Tarihsel Perspektiften: Görmenin Gücü Tarih, yalnızca yaşananların değil, fark edilenlerin de hikâyesidir. Gözü keskin olmak, bu anlamda olayları olduğu gibi değil, olabileceği gibi…
8 Yorum“Ken” Japoncada bağlama göre farklı anlamlar taşır: en yaygın olarak “kılıç”, “kenar”, “felsefi görüş” ya da bir “uzaklık ölçüsü” anlamına gelir. Bu çok katmanlı kelime, Japon kültüründe hem fiziksel gücü hem de zihinsel derinliği simgeler. Geleceğe dair fikir üretmenin en heyecanlı tarafı, küçük bir kelimenin bile bir toplumun yönünü değiştirebileceğini fark etmektir. Bugün ele alacağımız kelime de tam olarak böyle bir kelime: “Ken”. Basit gibi görünen bu Japonca kelime, içinde taşıdığı çok katmanlı anlamlarla yalnızca dilin değil, düşüncenin ve geleceğin de kapılarını aralıyor. “Ken” Ne Demek? Bir Kelimenin İçinde Saklı Birçok Evren Japonca’da “Ken” (剣 / けん), en temel anlamıyla…
4 YorumBükme Kuvveti: İnsan Ruhunun Dayanıklılığı Üzerine Psikolojik Bir İnceleme Psikologun Meraklı Girişi Bazen hayatın zorlukları, fiziksel bir bükülme gibi karşımıza çıkar; zihnimiz, duygularımız, düşüncelerimiz bir an için kırılma noktasına gelir. Ama bizler, bazen farkında olmadan, bir yapının bükülme kuvvetini de taşırız. Peki, insanın içsel bükülme kuvveti nedir? Ne zaman kırılırız, ne zaman dayanırız? Bu, yalnızca fiziksel bir kavram değil, duygusal ve psikolojik bir anlam taşır. İnsan, hem bir yapıyı hem de bir duyguyu şekillendirirken, çoğu zaman gücünü, dayanıklılığını ve esnekliğini sınar. Tıpkı bir çubuğun bükülmesi gibi, ruhsal dayanıklılığımız da bazen zorlanır, bazen şekil alır. Peki, bükme kuvveti tam olarak ne…
6 YorumNuh Peygamberin Kaç Çocuğu Var? Hikâyeler, Veriler ve İnsanlık Yolculuğu Kutsal metinlerdeki figürler, sadece inanç dünyamızın değil, aynı zamanda insanlık tarihinin de ortak mirasıdır. Nuh Peygamber de bu figürlerden biri. Onun öyküsü, tufanla sınanan bir insanlık yolculuğunun simgesidir. Bugün sizlere “Nuh Peygamberin kaç çocuğu vardı?” sorusunun peşinden giderken, hem verilerle hem de hikâyelerle harmanlanmış bir yolculuğa çıkmayı öneriyorum. Gelin birlikte bu sorunun derinliklerine bakalım. Kutsal Metinlerde Nuh Peygamberin Çocukları İslam inancına göre Nuh Peygamberin dört oğlu vardı: Sam, Ham, Yafes ve tufan sırasında gemiye binmeyip inanmayan bir oğlu. Kur’an-ı Kerim’de Hud Suresi 42-43. ayetlerinde, Nuh’un oğullarından birinin gemiye binmeyi reddettiği…
8 YorumEl Severlik Ne Demek? Ekonomi Perspektifinden Bir İnceleme Kaynakların Sınırlılığı ve Seçimlerin Sonuçları: Bir Ekonomistin Bakışı Ekonomi, sınırlı kaynaklarla sınırsız ihtiyaçların tatmin edilmesi sürecidir. Bu basit ama derin anlam taşıyan tanım, tüm ekonomik teorilerin temelini oluşturur. İnsanlar, sınırlı kaynaklarla en iyi şekilde nasıl kararlar alacaklarını düşünmek zorundadırlar. “El severlik” kavramı, her ne kadar gündelik dilde pek sık karşımıza çıkmasa da, aslında bu ekonomi felsefesinin ilginç bir yansımasıdır. Bu terim, özellikle piyasa dinamikleri, bireysel kararlar ve toplumsal refah açısından önemli bir kavram olarak ortaya çıkmaktadır. Peki, el severlik ne demek ve ekonomiye nasıl bir etki yapar? Ekonomistlerin her gün karşılaştığı temel…
4 YorumIslahat Fermanı: Osmanlı’dan Modern Türkiye’ye Güç, Toplum ve Vatandaşlık Bir Siyaset Bilimcisinin Bakış Açısı: Güç İlişkileri ve Toplumsal Düzen Güç ilişkilerinin şekillendirdiği toplumsal düzen, tarih boyunca sürekli bir evrim geçirmiştir. Her dönemde iktidar ve toplum arasındaki gerilimler, toplumsal değişimlere yön vermiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun sonlarına yaklaşırken, batılılaşma ve modernleşme çabaları, iktidar sahiplerinin ve toplumsal kurumların yeniden şekillenmesine sebep oldu. İşte tam da bu noktada, Islahat Fermanı devreye giriyor. Bir siyaset bilimcisi olarak, Islahat Fermanı’nı sadece bir reform belgesi olarak değerlendirmek yetersiz olacaktır. Bu belge, aynı zamanda iktidarın toplumla olan ilişkisinin, vatandaşlık anlayışının ve kurumların nasıl dönüştüğünün bir yansımasıdır. Ancak, bu dönüşümde…
8 YorumDünyanın En Büyük Savaş Gemisi Hangi Ülkeye Ait? Bir sabah deniz kenarındaki küçük kafemde otururken, gözlerim denizin üzerinde süzülen devasa bir gemiye takıldı. Her dalga onu biraz daha yakınlaştırıyor, rüzgar ise yüzeyini okşuyordu. Bu devasa şeyin, bir savaş gemisi olduğunu öğrenince, kafamdaki birçok soru birbirini takip etti: Dünyanın en büyük savaş gemisi hangi ülkeye ait? Bugün, sizi bu devasa yapıları ve onları inşa eden ülkelerin güç gösterilerini biraz daha yakından incelemeye davet ediyorum. Belki de hiç düşündünüz mü? Bu gemiler sadece suyun üzerinde süzülen demir yığınları değil. Aynı zamanda bir ülkenin askeri gücünü, teknolojisini ve geleceğe dönük stratejik vizyonunu simgeliyorlar.…
2 Yorum